Dünya genelinde bazı üniversiteler ve araştırma merkezlerinin çeşitli yağlar üzerine yaptığı, tek tek ve dağınık çalışmalar mevcuttu. Ancak kendi yağlarıyla bilimsel çalışma yapan bir firma veya kuruluş bulunmamaktaydı.

Art De Huile, markasını ilk kurduğum zaman araştırmacı kimliğim sayesinde, Tıbbi Aromaterapi alanını konumlandırmak için öncelikle kullandığımız yağların terapötik özelliklerini bilimsel olarak kanıtlamaya odaklandım. Bu alanda kendi yağlarımızla formül oluşturmadan önce onların terapötik olduğunu bilimsel yayınlarla kanıtlayan ilk ve tek firma olduk.

Bu araştırmalarımızı yürütebilmek adına çeşitli projeler sunduk ve bu projeler sonucunda Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Teknoparkında bir aromaterapi laboratuvarı kurma fırsatı elde ettik. Burada dünyanın ilk Aromaterapi - Ar-ge - Mikrobiyoloji laboratuvarı ve Sağlık Bakanlığı onaylı GMP üretim tesisi kurduk.

Bilimsel çalışmalarımızda özellikle tedaviye destek olduğunu söylediğimiz yağların bakteri, virüs mantarlara ve dolayısıyla hastalıklara karşı destekleyici etkilerini araştırdık. Özellikle uçucu yağlarımızın virüsler ve bakteriler üzerinde antiviral, antibakteriyel, antifungal, antiseptik özelliklerini inceledik. Ayrıca bazı yağlarda prebiyotik özellik gösteren seyreltme dozlarını tespit ettik.

Amacımız, kadim bilgilerde yıllardır aktarılan bilgileri bilimsel verilerle destekleyerek, örneğin lavanta yağının baş ağrısına iyi geldiği öğretilerindeki lavantanın hangi türü olduğu, hangi aktif bileşeni tarafından etkili olduğu ve hangi mekanizma ile biyokimyasal etkinlik gösterdiğine dair detayları araştırmaktı.

Çünkü kadim bilginin geldiği yolda, onu doğuran doğa çok bozuldu, bilimsel olarak kanıtlanmadığı ve araştırılmadığı sürece bitkilerle tedavi yanıltıcı da olabilirdi.
Bu nedenle, kadim bilgiyi bilimsel doğru verilerle destekleyerek sizlere sunmak için bu yola çıktık.

Bu ürünlerin bizi ne kadar koruyabileceğini ve bedenimizi ne kadar iyileştirebileceğini gözlemledik. Daha sonra bu yağların içilebilir özelliklerini araştırdık ve içilebilir olanları, özafagus hücrelerinde sitotoksisitesinin sitotoksisite çalıştıktan sonra sertifikalandırarak ve ruhsatlandırarak diğerlerinden ayırdık. Ayrıca tespit ettiğimiz koruyucu yağları oral ve çevremizde sprey şeklinde kullanabilmek için bakterilere karşı spreyleme ve doğrudan damlatma çalışmaları yaptık. Spreylendiğinde ne kadar koruduğunu gözlemleyerek doğru dozajları belirledik. Bu süreçte özellikle virüslerin ve bakterilerin uçucu yağlarla etkileşmelerinden oluşan insan vücudu üzerindeki faydalarını çalıştık ve koruyucu, kalkan bir ürün geliştirdik.

FLYMİX özellikle çok popüler olan ve taklitlerinin dahi bulunduğu yağlarımızdan biri olan NİOLİ yağı üzerinde, hem bakterilere karşı öldürücü dozunu hem de prebiyotik etkinlik gösteren iyi bakterileri çoğaltan dozunu spreyleme ve doğrudan damlatma şeklinde çalışarak belirledik. Ayrıca klinik çalışmasını da yaptık. Doğal yapısını ve organikliğini bozmadan, doğadaki haliyle size sunduk ve bunu bilimsel olarak da destekledik.

Zaman içinde Uçucu yağların bakterilerle bu etkileşimlerinden esinlenerek, probiyotik bakterileri, Uçucu ve sabit yağlar ile bir arada olabilecekleri hipotezini, bir buluş olarak patentledik.Bunlardan Aynısefa yağı içindeki ıtır yağı ve probiyotik bakteriler olan buluşumuz (CALENBİOTİC), Türkiye’deki tüm teknoparklar içinde Teknopark İstanbul’a Sanayi ve Teknoloji bakanlığından Altın Madalya Buluş ödülü kazandırdı. Akabinde Hindistan cevizi yağı içindeki, paçuli,limon,nane uçucu yağları ve probiyotik formülümüz (COCOBİOTİC) ile yaptığımız İnvivo çalışmamız Pharmaceuticals dergisinde yayınlandı.(Pharmaceuticals sadece ilaç yayınlanan Q1/2 bir tıbbi dergi) Şu an Researchgate, Pubmed gibi bilimsel platformlarda birçok yayınımız bulunmaktadır.

Atatürk’ün “Bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi tercih ediniz” sözünü içselleştiren Aromaterapi, sadece masaj ve kozmetik değildir, bilimdir diyebilen ilk ve tek marka olmaktan gurur duyuyoruz, duyuyorum.

Saygılarımla,
Hülya Kayhan