“VİRÜS KAYNAKLI SOLUNUM YOLU
HASTALIKLARINDA AROMATERAPİNİN KORUYUCU VE OLUMLU ETKİLERİ”
Aromaterapide
kullandığımız uçucu yağlar, invitro çalışmalarda da kanıtlandığı gibi
antibakteriyel, antiviral, antifungal etkinliklere sahiptir. Bir uçucu yağ kompenenti
olan terpenik maddeler, uçucu yağa spesifik kokusunu verirken, aynı zamanda
antiseptik, antiparazitik, antiviral, antibakteriyel olabilmesini de sağlıyor.
Ne enteresandır ki, aynı moleküller limbik sistemi uyararak duyguları da
iyileştiriyor. Örneğin; geraniol, o kadar çok çalışma var ki, palmarosanın geraniolden
dolayı antitümoral, antienflomatuvar, antibakteriyel olması yanısıra keyif verici; gül yağını kokladığımızda mutlu
hissettiren molekül de geraniol ve onun gibi terpenler. Geraniol bir monoterpen
alkol, güle gül kokusunu vermesinin yanında gül, palmarosa ve ıtır uçucu
yağlarının cilt lekelerinde etkili olmasını da bu molekül sağlamaktadır ve aynı
molekül hastane enfeksiyonu yapan stafilakoklar üzerinde de çok etkilidir. Fakat
tek tek ayrıştırıldığında etkinliği azalırken gül yağı veya palmarosa uçcucu
yağı olarak yani bütünün yapısı bozulmadan kullanıldığında çok daha etkili
olduğu bulunmuştur. Artık bilimsel çalışmalar bize çok fazla ispat etti ki
sadece koku vermiyor; bitkinin bu sekonder metabolitleri, bitkiyi zararlı
çevresel faktörlerden korumak için salgıladığı bu öz maddeler bitkiden su
buharı distilasyonu ile elde ediliyor ve bizler de inhalasyon veya topikal
olarak kullanıyoruz.
Aromaterapi
denmesi de bu kokulu sekonder metabolitlerin insanda oluşturduğu olumlu
duygusal değişimler sayesinde holistic (bütüncül) tedavilerde
kullanılagelmesine dayanmaktadır. Holistik kullanımı; ruh, zihin, beden dengesi
içindir. Ruh iyi hissetmezse; beyin bedenin ihtiyacı olan nörokimyasalların
salgılanma komutunu vermez, veremez. Bunun ismi HPA eksenidir. HPA hormonları
aşırı strese bağlı olarak ciddi değişimler gösterir.
Çok kaygılı,
takıntılı, endişeli, septik düşünen, negatif duygulara sahip insanlar hiç
kaçınılmaz ki kronik enflamasyon hastalıklarına yakalanır. Çünkü HPA ekseni
vücudun strese verdiği cevaptır. Kötü ve
negative düşünceler sayesinde bu cevap sürekli negatif olarak aşırı kortizol
salgısı olmaktadır. HPA ekseni hormonları CRH, ACTH ve kortizol; öyle artar,
öyle artar ki artık bizim immün sistemimizi harekete geçirme görevinin ötesine
geçer ve tüm diğer hormonların dengesini bozarak ve aşırı enflamasyon üreteimi
komutunu vererek kendi sistemizimiz bize karşı çalışmaya başlar. Halbuki
dengeli olsa, dengeli çalışsa HPA ve HPA hormonlarından, kortizol vücudun
ihtiyacı kadar salgılanacak ve bu kadarı da antioksidan yapımının uyarımı ve
yönetimi için yeterli olacaktır.
Biliyoruz ki
dengeli bir HPA ve dengeli crh, acth, kozrtizol bizim makrofaj (yani toksik
maddeleri vücuttan süpürürek atan süpürücü hücreler) hücrelerimizin yapımını
uyarır. Doğal yok edici koruyucu hücrelermizin yapımını arttırır ve antienflamtuvar
mekanizma muntazam çalışır cünkü proenflamatura sitokinler az. Antienflamatuvarlar
daha fazla ve yerinde salgılanır. Aksi olduğunda ne olur, maalesef immün sistem
çöker ve inflamasyon artar ve buna bağlı metabolik hastalıklar bizi artık
bırakmaz.
Stres bu kadar
zararlı… Stresi yaratan duygular bu kadar bizi hasta ediyor. Bizler de hala
fark etmiyoruz ki, birini yerdiğimizde; olaylara kötü ve negatif baktığımızda
bizim HPA’mız bozuluyor. Bizim kortizol sürekli sürekli artıyor ve kendi tiroid
ve steroid hormonları hatta üreme hormonlarımızın dengesi bozuluyor. Sonra
strese bağlı infertilite, strese bağlı
matabolik hastalıklar artıyor.
Bizler,
aromaterapiyi öncelikli olarak ruh-beden-zihin dengesi kurabilmek ve sürekli
olarak bağışıklığımızı ayakta sapasağlam tutabilmek için öneriyoruz. Bunun
içinde tabii ki uçucu yağların farklı birçok kıymetli özelliklerinden
faydalanıyoruz.
- Sıralamak
gerekirse;
- Ruh halini
iyileştimek, iyi düşünmek, iyi hissetmek için,
- Zihni bu olumlu
duygularla doğru uyararak arzu ettiğimiz nörokimyasalları bizim lehimize
dengeli salgılamasını sağlayabilmek için,
- Palmarosa, gül,
ıtır, sitronella koklamak serotonin arttırır, gaba agonistidir,
- Lavanta koklamak
teta frekansı aktive eder, bu uykuya geçiş ve aynı zamanda rahatlama ve huzuru
bulma frekansıdır,
- Sedir, teta
frekansı aktive eder ama içerdiği seskiterpenler sayesinde beyin hücrelerine
oksijen taşınmasını arttırır,
- Paçuli, karanfil
seskiterpenleri sayesinde endorfin salgısını arttırır; hem ağrı kesici, hem
keyif veren nörokimyasaldır,
- Tıbbi nane,
fiziksel performansı arttırırken; burun pasajlarını da açarak rahatlama sağlar
ve endorfin salgısını arttırır,
- Ökaliptus ve nioli,
öğrenme ve hafıza hormonu asetilkolin salgısın arttırır,
- Selvi, vücut
sıvılarını dengeler, hipofiz bezinde vücut ısısını dengleyen karanfil ve tarçın
ile beraber inhale edildiğinde HPA’nın P’si pituiter bez yani hipofiz bezinin
dengeli çalışmasını sağlar,
HPA = Hipotalamus
– Pituiter Bez (hipofiz bezi) – Adrenal Korteks (böbrek üstü bezi)
HPA Hormonları =
CRH (kortikotropin salgılayıcı hormon), ACTH (adrenokortikotropin hormon) ve kortizol.
HPA’nın aşırı yorgun olduğunda, yani aşırı streste; immün sistem bozulur ve
metabolik hastalıklar oluşur.
Uçucu yağlar,
HPA eksenini otonom sinir sistemi üzerinden regüle ederbilirler ve bunu sadece
koklama ile yaparlar.
Gelelim
virüslere;
Virüsler de
güçsüz bağışıklığı olan; diyabet, astım, kardiyovasküler hastalıkları olan
kanser veya oto-immun hastalıkları olanlarda maalesef çok yıkıcı sonuçlar
doğurabiliyor. Özellikle; Covid-19’dan ölümlere bakıldığında %98 başka
hastalıkları olan kişilerde, yaşlılarda daha fazla risk oluşturuyor. Yaşadığımız
süreçte güçlü bir bağışıklık her zamankinden daha çok ihtiyacımızdır. Güçlü
bağışıklık için minimum stres, sağlıklı düşünen pozitif psikoloji de; en az
antiviral, antibakteriyeller kadar ihtiyacımızdır. Yukarıda bahsettiğimiz uçucu
yağlar; hem sağlıklı bir ruh ve zihin dengesi sağlarken, hem de antiviral
antibakteriyel etkinlikleri ile bizlere bütüncül destek sağlıyorlar.
Hepimize
bütüncül şifalı günler diliyorum.
Uzm.
Ecz. Hülya KAYHAN