Sağlıklı Güneş Işığı, Sağlıksız Güneş Işınlarına Karşı
VİTD3; çocuklarda kemik gelişiminde, boy uzamasında sağlıklı büyümelerini sağlayan, yaşlılarda ise kemik erimesini önleyen çok önemli bir vitamin.
Güneşin pırıl pırıl gün ışığının, içimizi ısıtan sıcaklığının; bedenimize, biyoritmimize, ruh sağlığımıza, savunma sistemimize olan pozitif etkileri saymakla bitmez.
En önemlilerinden birkaç tanesini sıralarsak;
1 Gün ışığı (sağlıklı güneş ışını) bakterileri öldürdüğü için cilt sağlığında çok önemli rol oynar. 1903 yılında Alman asker Niels Finsen 1903 te bulduğu “Güneş ışığı ile yara iyileştirme” metodu ile Nobel ödülü kazanmıştır. Bu metotta, akne, egzema, sedef ve mantar enfeksiyonları sağlıklı güneş ışığı ile tedavi edilmeye çalışılmıştır.
2 Sağlıklı güneş ışığı, Bağışıklık Sistemini güçlendirir. Ölçülü bir şekilde aldığımız güneş ışığı vücudun daha fazla beyaz kan hücresi (akyuvar) üretimini arttırarak vücudu enfeksiyonlara karşı koruyor.
3 Sağlıklı güneş ışığı, vücut Kortizol seviyelerini dengeler. Kortizol vücudun stres anında çok fazla ürettiği stres hormonu olarak da bilinen bir hormondur. Yüksek kortizol üretimi kilo almanın da baş sorumlularından biri kabul edilir. Kolorado Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre, ölçülü bir şekilde alınan güneş ışınları, vücut kortizol seviyelerini azaltabiliyor.
4 Sağlıklı güneş ışığı, depresyonu önler. SAD (seasonal affection disorder) mevsimsel depresyon diye bilinen bir depresyon türü. Fakat ismi İngilizce üzgün anlamına da geldiği için bilimsel ismi ve kullanılan ismi çok örtüşmüş olan bir depresif rahatsızlık. Güneş ışığını yeterli derecede alamayan kişilerde, kuzey kutbu insanında, gece çalışanlarda, yer altında çalışanlarda sıkça görülen bir depresyon türü. 2001 yılında İtalya’da yapılan bir klinik çalışmada; sabah 5.00 ile 9.00 arası ve öğleden sonra 16.00 ile 18.00 saatleri arasında güneşte kalarak bu kişilerde bipolar depresyonun azaldığı belirtilmiştir. Bu saatler aynı zamanda bahar ve yaz aylarında “SAĞLIKLI Güneş Işığı” saatleridir yani en güvenli saatlerdir.
5 Sağlıklı güneş ışığı, kan basıncını dengeler. İnsulin salgılanmasını kontrol altına alabilir. Bu sebeptendir ki yaz aylarında daha az yeriz. Çünkü güneş ışığı karbonhidratların ve yağın enerjiye dönüşme mekanizmasında tiroid bezlerinde yaptığı uyarıcı etki ile metabolizmayı dengeleyerek obeziteyi önleyebiliyor. Besinlerden alınan enerjiyi arttırdığı için daha enerjik oluruz. Harvard Üniversitesi’nde 2008’de yapılan bir çalışmaya göre güneş ışığının azlığı yüksek tansiyonla direkt bağlantılı bulunmuştur. Güneşi az gören kişilerde yüksek tansiyon riski daha fazla olduğu belirtilmiştir. Çünkü D vitamin kan basıncını normalize eden bir hormondur. Bu sebepledir ki Güneş ve D vitamin sentezi kalp sağlığı için de çok çok önemlidir.
Çünkü sağlıklı güneş ışığı, ölçülü bir şekilde doğru saatlerde alınırsa D Vitamini sentezini arttırıyor.
D VİTAMİNİ SENTEZİ: Güneş ışınlarının, 7 dehidrokolesterolün - VİTD3 e çevrilmesiyle başlıyor. Sentezi başlatan direkt güneş ışığı.
VİTD3; çocuklarda kemik gelişiminde, boy uzamasında sağlıklı büyümelerini sağlayan, yaşlılarda ise kemik erimesini önleyen çok önemli bir vitamin. Tüm bu sıraladığımız faydalara bakılırsa “Sağlıklı Güneş Işığını”, gerekli ölçülerde almak çok önemli, peki
ama Sağlıksız Güneş Işığı Nedir?
Buraya kadar bahsettiğimiz güneşin görünen ışınları idi. Bir de görünmeyen yani Ultra Viyole ışınları var ki bunlar son yıllarda çok gündeme geliyor.
Son 10 yılda ne oldu da güneşin zararlı ışınları bu kadar önem kazandı? Yukarıda atmosferde ve stratosferde neler olduğunu bilim insanları araştırıyorlar, her gün bir yeni bilgi geliyor.
Ama aşağıda, Güneş ışınlarının bu pek de sevilmeyen zararlı ultraviyole ışınları insanoğluna epey zararlar veriyor.
Çünkü bu iki sevilmeyen zararlı UV ışını insan cilt DNA sında hasar yaparak, ciltte leke, kırışıklık ve cilt kanseri yapabiliyor.
Nasıl mı?
UV ışınından çıkan Fotonlar cilt DNA sına çarpınca ortaya çıkan enerji ısı olarak serbestleşiyor.
DNA normalde enerji absorbe edebilen çok büyük bir molekül olduğu için Fotonun DNA ya çarptığında oluşturduğu enerjiyi absore edilip ısı olarak serbestleştiğinde ciltte yanma, kızarma, eritem oluşturuyor.
Ama sadece bu kadarla kalmıyor, UVB bunlarla meşgul iken UVA daha sinsi işler peşinde koşuyor. UVB cilt yüzeyinden yansıdığı için ciltle teması kısa sürüyor, fakat UVA cildin daha alt katmanlarına gider, gidebildiği için daha uzun süre etkisi altına alıyor DNA yı.
DNA nın fotonlardan oluşan enerjiyi absorbe ettiği ve onu ısı olarak yaydığı süre daha uzuyor, bu süre ne kadar uzunsa DNA yı oluşturan Timin ‘in iki molekülü arasında bir reaksiyon başlıyor ve Timin Dimerleri oluşuyor (Timin DNA yı oluşturan bazlardan biridir).
Bu enerji ne kadar fazla ise kısacası UV zararlı ışınlarına ne kadar uzun süre maruz kalırsak o oranda fazla dimerler oluşuyor ve normalin dışında oluşan bu Timin dimerleri Protein eşleşmesini bozuyor, cilt hücrelerinde DNA hasarı meydana geliyor.
UV ışınlarına ne kadar uzun süre korunmasız maruz kalırsak o oranda risk altındayız.
Uv ışınlarından, bu ışınları filtreleyerek korunabiliriz, UVa ve UVB filtreleri (ki UVa yı filtrelemek çok da kolay değil). Fakat böyle olunca D vitamin sentezini de engellemiş oluyoruz.
BİYOLOJİK
GÜNEŞ KORUMA
Hiç merak ettiniz mi: Vücudumuzun en hassas hücreleri olan göz hücrelerini güneşin zararlı etkilerinden korumak için ne kullanılıyor?
Normalde -gençlik çağlarında- Göz hücrelerinin antioksidan üreten mekanizması var, bu mekanizma gözlere zararlı olan UV ışınlarının etkilerini minimize ediyor. Fakat yaşlandıkça bu antioksidan üretimi azalıyor ve gözler güneşe ve zararlı ışınlarına karşı hassaslaşıyor ve hatta savunmasız kalıyor.
Bu mekanizma cilt hücreleri için de böyle işliyor.
Çünkü UV zararlı ışınları, reaktif oksijen türlerinin oluşumunu arttırarak, gözlerde ve ciltte oksidatif strese ve de DNA hasarına sebep oluyor, yukarıda bahsettiğim Timin dimerleri çoğalıyor ayrıca toksik atıklar birikiyor.
Ben bu mekanizmayı önleyebilecek, özellikle göz hücrelerinde sitotoksik etkiler oluşturmayacak yani yan etkiler yapmadan, yıkmadan dökmeden, VITD3 sentezini engellemeden güneşin zararlı ışınlarından korunma var mı diye çok merak ettim.
Bu araştırmaları yaparken, 2007 yılında yapılan bir bilimsel çalışmayı okudum (Eur J Pharm scin 2007 Mar/30(3-4) 203 -10).
Ve bu çalışma hayatımda bir dönüm noktası oldu, diyordu ki:
Göz hücreleri için sitotoksik etki göstermeden, korneayı güneşin zararlı ışınlarının yarattığı DNA hasarına ve Oksidetif strese karşı %85 koruyabiliyor. Sitotoksik olağan % 1’lik konsantrasyonda bile 18-22 spf güneş filtreleyebiliyor ve göz hücrelerinin antioksidan üretimine katkıda bulunarak en doğal ve biyolojik koruyucu özelliği gösterebiliyor.
Ne olduğunu merak ettiniz değil mi?
Evet, TAMANU YAĞI; Latince ismi Cllophyllum Inophyllum.
Tahiti, Fiji Seyşeller’de yetişen tropik bir fındık yağı.
İçinde çok özel SC Glukan adlı bir molekül içeriyor ki diğer kıymetli bileşenleri eşsiz yararalar sağlıyor.
Tamanu yağını, Yeditepe Üniversitesi’nde SPF baktırdım ve en düşük spf69 en yüksek spf 86 çıktı.
Üniversiteden beni aradıklarında biz inanamıyoruz demişlerdi. Aromaterapi aşkımı şimdi anlayabiliyorsunuzdur, yağlar doğru üretilip doğru kullanıldığında size hayat ve sağlığınızı geri verebilir.
Güneşte fark etmeden fazla mı kaldı çocuğunuz,
Hemen Tamanu yağını sürebilirsiniz, acı yanma hissi anında geçer, çok çok iyi bir antienflamatuardır.
Güneş alerjisi mi oldu? ( Solar Ürtiker)
20 ml Tamanu Yağına
Birkaç damla Lavanta yağı
Ve Frankincence yağı karıştırın öyle rahatlayacaksınız ki…
Fakat şuna dikkat edin Tamanu koyu yeşil ve kokulu bir yağdır çünkü fındığın kabuğu ile beraber yeşilken meyve olarak sıkılarak elde edilmesi gerekir yağın...
Yoksa içinde söylediğimiz o maddeler yoktur ve aşağıda verdiğim GÜNEŞ DETOKSU formülünü boşuna yapmış olursunuz. Doğru yağları kullanmazsanız işe yaramaz, Aromaterapi böyle bir dikkat istiyor, kaliteli yağlar kullanmazsanız hiç sonuç yok. Bu konuda tek yetkili kişiler eczacılardır.
Yukarıda saydığımız zararlı tüm etkileri önleyen, sizi gerçekten biyolojik olarak koruyan bir formül veriyorum ama lütfen öğle saatleri 12.00 ile 16.00 arası güneşte bu karışımı sürüp yatmayınız. Aslında bu saatlerde güneşe hiç çıkmayınız. Çıktınız ve pişmansanız aşağıdaki karışımı kullanarak detoks yapabilirsiniz.
GÜNEŞ DETOKSU
Tamanu yağı 30ml
Avakado yağı 20ml
Hindistan cevizi yağı 20ml
Hodan yağı 20ml
Haşhaş yağı 10ml
GÜNEŞİNİZ HİÇ SOLMASIN, YAĞLARINIZ HİÇ BİTMESİN!!!